,

İdil Güneş Tapınağı ve Son Durumu

Merhabalar, bu yazımda sizlere Şırnak’ın İdil ilçesinde bulunan bir güneş tapınağından bahsedeceğim.

            İdil İlçesi şüphesiz Kuzey Mezopotamya’nın en kadim şehirlerinden biri. Cizre-Nusaybin-Midyat gibi tarihi binlerce yıl uzanan şehirlerin ortasında bulunan bir kentin yeni olması zaten çok fazla beklenmez. Bugünkü konumuz ise İdil ilçe merkezinde, Anadolunun en eski 2. Kilisesi olduğu belirtilen Meryem Ana Kilisesinin hemen yanında, Timur Çeşmesinin hemen yukarısında bulunan bir güneş tapınağı.

            Ben henüz 10 yaşlarından daha olup İdil’deki Süryani mahallesinde yaşarken bolca oyun oynadığımız alanlar Meryem Ana Kilisesinin ve Timur çeşmesinin çevresiydi. Süryani mahallesinde çok fazla Süryani kalmadığı için harabe şeklinde evler bolca bulunurdu ve bir çocuk için güzel şeylerden biri buralarda saklambaç gibi oyunlar oynamaktı. Oyun oynayıp yorulduktan sonra da Timur Çeşmesinden kana kana su içerdik. İşte bu dönemde bile bu Güneş Tapınağı dikkatimizi çekerdi. Çünkü kapı kemerinde çok büyük ve tek parça bir bazalt taş bulunurdu. Tabi o zaman ne Meryem Ana Kilisesinin, ne Timur Çeşmesinin ne de bu güneş tapınağının tarihi önemini bilmezdik. Hatta lise döneminde bu tapınağı yalnızca eski bir ev zannederek fotoğraflamıştım.

            Son yıllarda birkaç kaynakta denk gelmem ile buranın güneş tapınağı olduğunu öğrendim. Yine son yıllardaki Mezopotamya tarihi ve arkeolojisine olan ilgimden dolayı çok şaşırmadım aslında. Çünkü gördüğüm kadarıyla bölgedeki nerdeyse bütün eski kiliseler güneş tapınaklarından çevrilmiş, üstlerine yapılmış veya yakınlarına yapılmıştı. Araştırınca buranın da içinde kilden güneş sembollerinin bulunduğu, sunak kısmının bulunduğu bir tapınak olduğunu öğrendim. Bu paylaşacağım son fotoğrafları çektiğim zaman duvarlara biraz bakmama rağmen pek bir şey göremedim. Ayrıca içi de harap edildiği için varsa da görmek pek mümkün değil zaten.

            Kaynaklardan öğrendiğim kadarıyla burası Şamaş veya Ahura Mazda için yapılmış bir tapınak. Tabi tahrip edildiği için net bilgilere ancak arkeolojik çalışmalar ışığında varılabilir (veya bahseden eski kaynaklarla) Ayrıca bir yorumda (sanırım oralı bir Süryani) eski adının Lezec olduğunu gördüm. Tabi bu kelimenin ne anlama geldiğini bilmiyorum, daha sonra verilmiş bir isim de olabilir.

            Gelgelelim şu anki haline. En son gezdiğim zaman (2024 Ağustos) rezalet bir halde olduğunu gördüm. Fotoğrafları incelerseniz sizler de görebilirsiniz. Herhangi bir koruma ve restorasyon gibi bir çalışma yapılmadığı gibi; hemen yanında inşaat yapılmış, atık harç içine atılmış, üst tarafında araç park etmek için bir kulübe yapılmış, içine ve çevresine atık toprak atılmış. Yani hangi bir kuruma ve vatandaşa sitem edelim bilemedim.

            İdil’in bilinen en eski yapısının bu halde olması gerçekten çok üzücü. Muhtemelen bir İslam veya Hristiyanlık eseri olsaydı korunur ve restore edilirdi. Ama en eski yapı olması yetkililer için bir anlam ifade etmiyor.

Umarım en kısa sürede çevresi komple temizlenir ve restore edilerek turizme kazandırılır.

Serna – 01.09.2024

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir