Deyrulzafaran ismi, bölgede yetişen Safran bitkisinden dolayı yapımından çok sonraları verilmiştir. Deyrulzafaran kavramını bizler yalnızca manastır, kale veya tapınak için değil ordaki yapıların hepsi için, ortak bir kavram olarak kullanacağız.
Deyrulzafaran Manastırının bulunduğu yerin üst tepesi, aslında asıl önemli ve eski bölgedir. Kaynaklarda yeterince ve güvenilir bilgiler bulunmadığı için bu bilgilerin bazılarını varsayım olarak yazacağız. Çünkü genelde Deyrulzafaran ile ilgili kaynaklar tamamen manastır üzerinden açıklanıyor, Hristiyanlık öncesi tapınak ve kale tarihi Hristiyan araştırmacılar tarafından göz ardı ediliyor.
Deyrulzafaran Mardin’in Nusaybin yolu üzerinde 1-2 km içerde bulunan, Artuklu merkeze yakın bir konumda bulunan en önemli tarihi yerlerden biridir. Modern Deyrulzafaran Manastırı yapısı, çevresini saran tepelerin ortasında inşa edilmiş bir yapıdır. Ancak asıl dikkat edilmesi gereken yapıların olduğu yer, hemen arkasında bulunan tepenin üst ve güneye bakan yamaçları. Bahsettiğim tepede birden fazla mağara yapısı, tespit edilmiş güneş tapınağı ve kiliseler mevcuttur. Muhtemelen burası ilk yapıların kurulduğu yerdir. Bu yerde bir iki su kaynağı ve doğal korunaklı alan bulunmaktadır. İlk olarka yerleşim kurulmuş mudur onu bilemiyoruz ama kurulmamış ise muhtemelen ilk olarak güneş tapınağı yapılmıştır. Sonrasında ise burası Roma İmparatorluğu tarafından kale olarak bir süre kullanılmış. Roma İmparatorluğu çöküşe geçip bölgeden ayrılınca da bölgede hakim olan Hristiyanlar tarafından yerleşilmiş ve günümüzün en önemli manastırlarından biri yapılmıştır.
Tapınak ve Kale kısımları Hristiyanlaşma döneminden sonra silinmeye başlanmış ve çok az eser ve iz kalmıştır. Günümüzde Tepenin üstünde ve modern manastırın alt kısmında tapınak kalmıştır. Roma döneminden ise kayde değer bir iz kaldığı söylenemez. Bunun sebebi de muhtemelen alanın ilk olarak Romalılar tarafından inşa edilmemiş olması, yalnızca hazır bir yer olarak kullanıp sonrasında bırakmalarıdır.
Manastır ilk önce Mor Şleymun Manastırı olarak isimlendirilmiş. Mardin ve Kefertüth Metropoliti Aziz Hananyo’nun 793 yılından başlayarak büyük bir tadilat yapmasından sonra onun adıyla anılmaya başlandı. 15. yüzyıldan sonra da Manastır’ın etrafında yetişen zafaran (safran) bitkisinden dolayı bugünkü ismini almıştır. Gördüğünüz gibi bu isimlerin hepsi Hristiyanlık etkisinden sonraki isimleri, maalesef öncesi ile ilgili bir isimlendirme bulamıyoruz.
Deyrulzafaran bölgesinin tamamen anlaşılabilmesi için çevresinin ve incelenmemiş yapılarının tamamen uzman kişiler tarafından incelenmesi, bölgeden bahseden MÖ kaynakların ise dikkatlice okunması gerekmektedir. Ancak bu şekilde bölgedeki tapınak ve eserlerin daha net bilgileri ve tarihleri ortaya çıkarılacaktır.
Manastır bugün çok kolay şekilde gezilebilmektedir. Biletle girilen manastırda lavabolar, kafeterya, hediyelik eşya, çay ve şarap gibi ürünlerin satıldığı alan bulunmaktadır. Personel ve çalışanlar genellikle hoş görülü ve yardımcı olan kişilerden oluşmaktadır. Zaten bileti alıp girdikten sonra da içerde rehber eşliğinde gezdiriliyorsunuz. Ancak bazı kısımlar, manastır aktif olarak kullanıldığı için gezilmemektedir. Bu yüzden gezi sırasında izinsiz olarak başka kısımlara girmemeli ve rahatsızlık vermemelisiniz.
Bir yanıt yazın